Canon EOS sistemine yakın bakış

By on Mart 20, 2013

Canon EOSFotoğraf makinesi tarihine yolculuk: Canon yazımızda Canon’un geçirdiği evreleri detaylı bir şekilde anlatmıştık. EOS sistemini de orada anlattığımız için burada sadece özet olarak geçeceğim yani detaya meraklı okurlar o yazıyı okusunlar 😉

1985′te Minolta’nın gövdeden AF motoruna sahip ilk SLR olan Maxxum 7000 modelini tanıtması, aynı sene Nikon’un F-501 modeliyle AF sistemine geçmesi ve yerel pazarın %50’sinin birden AF gövdelere geçmesi SLR piyasını kökten değiştiriverdi. Canon AF sistemini mevcut FD kafası ve lensleri ile kullanamayacağını, sıfırdan tasarlanmış bir sisteme ihtiyacı olduğunu görüp, 1985 yılında çalışmalara başladı.

 

1987, Canon EOS 6501987, Canon EOS 650

Yoğun bir çalışma sonrasında, Canon’un 50. yılında yani 1987′de EOS sistemi tanıtıldı. Tanıtımda EOS 650 modeli kullanıldı. EOS 650, o yıl için en çok satan SLR modeli oluverdi ve iki tane yılın fotoğraf makinesi ödülü kazandı.

EOS sisteminin ilk ciddi modeli olan EOS-1 ise 1989′da tanıtılarak uzun zamandır Nikon’un gerisinde kalınan profesyonel pazarda liderlik ele geçirildi. EOS-1, gelişmiş AF sistemi ile spor fotoğrafçılarının gözdesi oldu. EOS-1′in satışlarını destekleyense, elbette beraber duyurusu yapılan kaliteli EF lensleriydi: EF 20-35mm f/2.8L AFD, EF 80-200mm f/2.8L AFD, EF 50mm f/1.0L USM ve EF 85mm f/1.2L USM.

 

1989, Canon EOS-11989, Canon EOS-1

EOS sisteminin başarısında en büyük pay şüphesiz sıfırdan tamamen elektronik olarak tasarlanmasıydı. Nikon ve Pentax gibi markaların kullandığı gövdeden AF motoru ve bu motorun lensle olan mekanik bağlantısı, EOS’ta yerini tamamen elektronik sistemlere bırakmıştı. EOS sisteminin EF serisi lensleri de bu sıfırdan tasarlanma sayesinde rakiplerinin ilerisinde özelliklere sahipti:

 

  • USM (UltraSonic Motor): Sessiz ve oldukça hızlı netleme sağlayan bu sistem profesyonellerin EOS sistemini tercih etmesinde önemli bir etken oldu.
  • Geniş bayonet çapı: 54mm’lik iç çapı ile o güne kadar kullanılmış en geniş bayonete sahip olan EOS sistemi sayesinde çok hızlı lensler daha kolay tasarlanabilecekti. 50mm f/1.0, 85mm f/1.2 gibi lensler bu sayede üretilebildi.
2000: Canon EOS D302000, ilk Canon DSLR: Canon EOS D30

Filmli dönemde kendini kanıtlayan ve ilk tercih olmayı başaran EOS serisi, 2000 yılında dijitale adım attı ve Nikon ile beraber DSLR piyasasının en aranılan markası olmayı başardı.

EOS sisteminin güçlü ve zayıf yanları

Canon, çözünürlük olarak 10-21MP, hız olarak 3-10fps, azami ISO olaraksa ISO 1600 – ISO 102,400 aralığında değerlere sahip oldukça geniş bir model ailesi sunmakta. 1.6x kesme çarpanlı APS-C algılayıcı, 1.3x kesme çarpanlı APS-H algılayıcı ve 1x kesme çarpanlı tam-çerçeve algılayıcı olmak üzere üç farklı algılayıcı boyutu sunan tek marka da Canondur. Model çeşitliliği bu kadar geniş olunca genel yargılara varmak pek kolay olmuyor haliyle ama nasıl bir DSLR isterseniz isteyin, Canon’da ona uygun bir model bulabilirsiniz.

Canon’u ilk tercih edilen markalar arasına sokan, hiç kuşkusuz oldukça geniş lens koleksiyonuna sahip olması. Üçüncü parti üreticilerin (Sigma, Tamron ve Tokina) lensleri de eklenince, karşınıza lens alım sürecini iyice zorlaştıracak kadar çok lens seçeneği çıkmakta. APS-C algılayıcılı modelleri ile Canon’un EF ve EF-S serisi lenslerini kullanılabiliyor.  APS-H ve tam-çerçeve algılayıcılı modellerleyse, Canon’un sadece EF serisi lenslerini kullanılabiliyor ama bu sizi düşündürmesin çünkü hala ciddi sayıda lens seçeneğiniz mevcut. Canon, Sony ve Nikon’dan üç yıl önce tam-çerçeve algılayıcılı model üretmeye başladığı için, lens koleksiyonunda tam-çerçeve uyumlu birçok model mevcut (EF serisi). Yani tam-çerçeve algılayıcı düşünüyorsanız lens seçeneği konusunda Canon önde diyebiliriz.

Sektörün diğer temsilcileri yola CCD ile başlamış, son zamanlarda CCD’den CMOS’a geçiş yapmışlardır. Canon ise ilk modellerinden beri CMOS algılayıcıya sahip modeller üretmektedir ve geçmişten günümüzü yüksek ISO dendiğinde Canon’un yeri ayrı tutulur. Günümüzde ise yüksek ISO konusunda Canon-Nikon arasında pek fark kalmamıştır. Nikon’un algılayıcılarını Sony üretirken, Canon kendi algılayıcılarını kendi üretmektedir.

Artılarıyla eksileriyle Canon’u özetleyelim.

Canon’un üstün yönleri

  • Kendi ürünü olan en geniş sabit ve değişken odak uzaklı lens seçeneceğine sahip markadır (kimi EF serisi lensleri filmli dönemden gelmektedir).
  • İçinde en geniş model yelpazesine sahip markadır. Giriş seviyesi bir modelle başlayıp ileride daha iyi bir modele geçmek istediğinizde önünüz açıktır.
  • En hızlı (fps) çekim yapabilen DSLR modeli (10fps) EOS 1D Mark IV ile Canon’a aittir.
  • İlk tam-çerçeve algılayıcılı model Canon tarafından 2002 yılında üretilmiştir. Yani Canon bu alanda 7 yıllık tecrübeye sahiptir.
  • 1000USD’ın altında, 1080p video çekebilen DSLR modellerine (EOS 500D, EOS 550D) sahip tek markadır.
  • Fiyat olarak rekabetçi ürünler sunmaktadır (ABD’de durum buyken ülkemizde ne yazık ki böyle değil).
  • En zorlu görevlerin üstesinden gelebilecek Pro gövdelere sahiptir.
  • Flaştan, kablosuz aktarıcıya kadar oldukça geniş aksesuar seçeneği sunar.
  • Kimi modellerde detay seviyesinde kayba neden olan gürültü giderme işlemleri uygulansa da yüksek ISO konusunda başarılıdır.
  • Güncel modellerde (EOS 500D ve üstünde) Türkçe menü mevcuttur.

Canon’un zayıf yönleri

  • EOS 7D dışında, gövdeden flaşları kablosuz kullanabilme imkanını hala sunmamaktadır.
  • Türkiye garantili fiyatları rakiplerine göre yüksek.
  • Gövdede titreşim engelleme sistemi yoktur. Titreşim engelleme için gelişmiş bir sistem olan IS’e sahip lenslerden almanız gerekir ki bu da her seferinde daha çok masraf anlamına gelir.
  • Üst modellerle rekabet etmesini önlemek için kimi modellerinde önemli özellikler kısılabilmektedir (EOS 450D’nin daha fazlasını yapabilecekken, azami ISO1600 sunması gibi).
  • Algılayıcısında toz giderme özelliği sunan ilk markalardandır ama sistemin pek etkili olduğu söylenemez.
  • Lenslerinin büyük bölümünde güneşliğe ek ücret ödenerek sahip olunabiliyor.
  • Herkes için geçerli olmasa da kimi kullanıcılara göre ergonomi konusunda iyileştirmelere ihtiyacı vardır.

About murat karaca

Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir